Mayıs 27, 2010

eviştir,çeviştir

Ten rengi
sen rengi
boş bir ev
müstakil
labmanın çevresinde
bile,
gezinemeyen bir tür
bir tür
sen,
sinek ben.
Uçtukça kırılan
sor,
niye?
Her lambada
aynı sinek,
aynı sen,
aynı turuncu.
Küçükken çizdiğim,
çöp adamların tenleri
de turuncu,
sonra sonra keşfettim
ten rengini
sen rengini.
Bugün erken gündüz,
devriye geziyo
yarın ki geceler.
Zaman kırıldı,
TAK TUK!
Önemli değil rengin,
herkes sever siyahı.
Seni seven herkes severse,
sen rengini
bana boyayalım?
Saplantılı huylarım olmasada
mütemadiyen kıskanırım.
Bugün erken,
yarın geç,
mütemadiyen ortalığız.
Başımla yastık,
seni düşündüm.
Bak ne diyeceğim sana,
sana şiirler yazarım ben tavan alengirli gecelerde.
Sabah sana söylemek için kalktığımda,
bak ne diyeceğim.
Dehlizlere sığınak,
o bana geliyor!
Durdurma,ben yolladım bileti.
Buruşmuş gazete kağıtlarından birleştirip,
seni değil,
harfleri.
İşte dün gece,
işte dün sabah,
işte dün ikindi de olabilir.
İler ki sokakta güneş batıyordu işte,
orda cumartesi burda salıydı.
Olsun yakındı.
İsmini yazdım kaldırım altlarına,
sonra çimento ve cam ardı dolunay yansımaları.
Yadsımaları,
yanılmaları.
Sen ordasın ama ben sadece,
sadece çift yansımanla çaprazım.
Peki şimdi söyle,
sana dersem merhaba,
sadece seni seviyorum,
o kadar.
Küçük o kadar,
belki sümbül kadar.
Asıl yazmak istediğimden saptığım kadar,
sapkınlık kadar.
İşte hepsi bu kadar.