Kasım 25, 2009

Karmakeyşıncılık Oynuyoruz,Ekşınmenin Bir Alt Modeli

Şarap şişelerinin dibinde kalanları sünger göreviyle yok etmek gibidir hayatın evrelerine tepkisini gösteriş biçiminin en kahpe sömürgesi.Çizmeye çalıştığın mutluluklardan kitaplar yazarsın ki ikisi de aynı dalda diye yedirirsin bilincinin en bilinmezliklerine.Bundan sonra ne yapacaksınla başlanan cümlelerin karşısında ki tozlu aynalar,geçmişimin eseri.Yerlerde el emekli boncukların taneleri,batarlar ayağına yara yapsalarda.Dur diyemezsin,basarsın umursamadan.Basmadan mumları yakmaya gidebilir misin!?Gene bir sigaranın dumanına bağımlıyım,cinnet saatlerin de dinginliğin alasına sahip olduğum dumanın.Evet evet tekilin karmaşası bu,tek elinle çıkardığın karışımın yan etkileri bu.Gökyüzü bugün her zamankinden daha gri ve senin en sevdiğin renktir kasvet.Bugün günlerden cinnet,başıma vuruyor rüzgar tadında migren.İçmeye çalıştığım kahvenin yarısı boşa gitmeksizin savruluyor odama,yaz mı kış mı fark eder sana!?Övülen cinayetlerin tek sahibi benim ve sus kimse bilmesin.Saklıyabilir misin? Saklıyamazsan birileri acıların en büyüğünü yaşatmakla hüküm giyer bana.En sert diktatörler altında işkenceler maruz kalırken gene de lanetlemem yarım yamalak gördüğüm suretini.Sus konuşma sadece bir sigara daha ver bana,en yakın arkadaşımla tanışmışsın çoktan.Cebinde taşıyorsusn türevlerini,oysaki kızardın cennetime!?Dört bir yanda siren sesleri duyuluyor biliyorum yaptıklarını,benden neler aldığını.Şehir mahşer yeri,gelen bu adamda kim!? Ya sen kimsin,keşke alıştırarak çıkarsaydın yüzünü ellerime.Masada bir mum daha yanıyor büyük bir hararetle,üf yap geçmez acısıda teselli.Küçük bir kadın vardı,renkli mumlar yakardı.Kimse bilemez sana yalvarışlarımda ki olağanüstü halin sona erişini ve yalvarışlarımı bir içimlik daha kal diye.İçimde kaoslar kopuyor,gelen canın adı kaos olmalı.Bak buldum ben de ortak bir yanımızı,sen karıştırdın ve kahveyi buladım üstüm başıma.Uydu bu tanım yeni cana,gelme kaos git geldiğin yere.Özlemler,sevgiler,duygular adına!

Kasım 24, 2009

Başlık Kaldırmaz,Ağır Konuşulur!


..kederleri kelimelere sarıyorum,
kocaman laflar ediyorum
ama hiç birini sevmiyorum..

Bugün günlerden soğuk, ellerim seni üşüyor, ne yapsam başa çıkamadığım bir dolu ''özledim'' var dilimde sana biriken.. Ocak ayının olmadık bir perşembesinin ilk saatlerinde, gecenin bu artık gecikmiş zamanlarında, birden bire bir güneş mi doğsun istiyorum acaba? Ömrümden farketmeden geçen tüm sabahların inadına..

İçimdeki korkuyu kelimelere dökmekten bile korkar mı insan.. Pencereleri kapıları sıkı sıkı kapatasım var, çirkinlik sızmasın diye.. Gel kurtar beni! Fikrimin en fakir karanlığında cümlelerim bile ahenksiz biliyorum, kuşatılmış sözlerin kendine gömüldüğün anlar da olmasa ne olucak halim.. Zamanların hain olmadığını söyle bana, hadi.. Korkuların yersiz olduğuna inandır, hayatın çirkinliklerle dolu olduğunu ama hep yanımda olacağını söyle, bunlar doğru değilse bile hadi kandır beni, lütfen..

Kasım 23, 2009

Sahnedeyiz.

Acı gerçekler..
Sahne I.
Bağırıyorum sadece,kulaklarım dinlensin diye açtığım son ses müzikte.Her an önümden geçebilirsin,her an sesini duyabilirim,her an seni hissedebilirim,her an korkabilirim senden.Hatta aniden geberebilirim.Dibine kadar içtim şişeyi bitirdim.Kafam kıyak,elimde nikotin.Çek..Hüp.Çek..Hüp.Çek babam çek.Senmiydin hayal benmiydim gerçek?Rüzgar suratıma esiyor,ruhum dur.Nereye gidiyorsun böyle?Tekrar tekrar kaptır kendini aynı tonda çalan müziğe.Anla sözleri iyice ağla sende tutma kendini yabancı yok aramızda biz bizeyiz gene görüyorsun ya.Bağır daha fazla.Bağır ve sende söyle.Sahtekarları tanıyormusun?Gözlerinden anlıyormusun ne halt olduğunu şu gafillerin?Ben anlıyorum.Çoğu zaman lehime olmayan şekilde insanların ne bok olduğunu o aptal dünyaya baktıkları yerlere bakıp anlıyorum.Ve çoğu zaman ne boksa.Ve yalancısın bunu biliyorsun?Kapkaranlık bir duvarda gölgelerle dans ediyorsun.Nefretini bastırmak adına yinemi yalan söylüyorsun?Gülümse benim için bir kez.Biliyorum,biliyorum beni duyuyorsun.Aşk galip gelsin istiyorum sevgiye değer vermeyen insanlar inadına.Romantik öyküler anlatılsın.Hep zoru diliyorum.Artık tıp oynamanın vaktidir belki geçmiştir zaman kavramının çok dışındayım.Geçmişimi unuttum geleceğe yazıyorum.Hayır dili geçmişle bir problemimiz yok sadece haz etmiyoruz birbirmizden.Sus pus.

Gün Döner.

Tonlarca anlamlarla yenileniyor
arabesk hallerim..
Olmayan umutlar biriktiriyorum,
fakirin ekmeği misali..
Keşke bile diyememek nasıl acı..
Kendimden kaçak,
akla zarar hesaplaşmalar..
Aramayın yokum,
ve hep aynı soru:
Nerde biticek yolum..?


Biliyorum saçmalıyorum, ben bunu hep yapıyorum..
Nerde kaldıysa o mutluluk, sahip olamamak yorgunluk..
Kaldıramıyorum kendimi ve bana en acısı kandıramıyorum artık..

Kelimelerin bile anlamları tükendi, yazamıyorum. Sadece yazınca çekilir biri olmak...
Bak bu da koyuyor adama!

Fahişe Günahlar.

Hiç birşey anlıyamıyacak kadar yorgunum.Özlediğim ölüler var,elimde ölenler var.Hangi birinin acısını gömebildim ki daha? yada hangi biri saklandıki yatağımın altına? Sanırım korkuyorum bu yetersizliğin yeterli kılının imkanlarından.Bir uçurum kenarıdır tutturdum gidiyorum,uçurumun ucundan uçmak? Ucube düşünceler,fahişe günahlar,yazan bir kız çocuğu.Evet daha büyümedim,büyüyemedim,büyütemeden gittin.Ne yapmaya çalıştığını anlamadığım bir ton insan var çevremde ve kafamı karıştırıyorlar olduğundan daha fazla.Sigara vardır ve o sigaranın en ucunda kalan kısmı için insanlar birbirlerini öldürebilirler ve sen sigaranın en uç noktasısın.Arkama bakamıyorum,korkuyorum.Sabit bakıyorum artık,ama önüme.Yoruldum biliyormusun etrafımda dönen onca pembe dizi setlerinden.Kostüm sefi gibi bir halim yok ya oralardan? Kılıkdan kılığa bürüyorum insanları gözlerimde,hizmetçi kızı evin hanımı,küçücük çocuğu bar çıkışına koyuyorum.En tehlikeli eroinman yapıyorum kendimi umumi bir tuvalette ölü bulunan.Geliyor,geliyorum,geliyoruz.Ruhum,bedenim.Ha gayret.

Mesleğin Nedir!?

Bir bardak su vardı aslında,hayata gelirken dökmüşüm ben suyun yarısını.Bir sen vardın aslında ve ben seni bulana kadar çoktan kaybetmişim.Anlatılması gerekli bir sürü masal var seni uyutmak için.Bundan sonra görüceğin ve görmek üzere olduğun rüyaların çikolata kadar tatlı olabilir bir bakıma.Uyumak güzeldir,unutmak herşeyi ve derin bir uykuya dalarak sadece hissettiğini yaşamak için görülen ömre bedel saniyelik rüyaları ve kendimizi kandırdığımız bu bilinçaltımızla oynanan oyunun en büyük parçası olmamız kadar.Tatlıdır aslında hayat nutelladan daha fazla,yanında insanlar vardır ve sen bilgisayarın yanında bir kap hayat hikayeleriyle dolu çıplaklığı hiç çiğnemeden yutmaya uğraşırsın,bazen başarırsın bazende boğulmak üzereyken kurtarır annen seni.Merak edersin bir takım televizyon uyarı unsuru içerircesine yapılan,ama senin farkında olmayan saklı düşüncelerin kaynagından gelen fikirleri.Aslında düşüncelerde fikirlerin anasıdır,anasıdır ki burdan çıkar ya ana fikir.Derken için işinden çıkamazsın böyle gidersen der nirvana.Nirvana demişken bugün çok güzel bir uçurumun kenarında oturdum saatlerce ve düşüncelerimide yanıma aldım tabiki,onlar olmadan hiç bir yere gidemem ya.Onlar beni ben yapan ve benim onları düşünce yapan.Mesela herkesin vapurda sigara yasağına karşı tüttürre tüttüre sigara içme fantazisi vardır ve birde bunu gözüne sokarak "Aha! Ben içiyorum görüYONmu?" diyerekten fotoğraf çekenler vardır.Ruhen dalan bedenen burda olanlardanım,bak beni görüyorsun gariptirki bende seni görüyorum.İşte bu hayat.,işte bu en paha biçilemez nutellanın dibinde kalan iğrenç çikolata parçacıkları,işte budur ki küflenmiş bir yoğurt gibi hissetmen.Bende fotoğraf çekiyorum.

Kısadır Da Senelerdir Yaşarız,Hayat Bu.

O yüzden frene basmalı biri,yoksa umursamadığınız kayıplar yaşanıcak.Sihir,keramet beklenmemeli ya hayat bu.Esiri olmamak gerekir ya kendini kaybedip hayat bu.Bencil olmamak gerekir yalnız kalmamak için ya hayat bu.Herşey annenin anlattığı kadar masum değil ya hayat bu.Sen duygu selinin bekçisi değilsinki taşlarla örtesin ya hayat bu.Aslında bir bokun ortası yok nasıl olsa hayat ya bu.

Bu Hayat Kimin!?

Bir sigara yakarım,yaktığım sigaranın ardından yükselen dumanların yakarışlarını duymazdan gelerek harcarım hayatımı.Seni düşünerek çektiğim o nefesteki içimin olağanüstü hal etmekten bıkışı bilerek.Bir yemek yapmaya başlar aşçı,muhteşem görünen kekler mesela.Seni besleyemem ama karnını doyurabilirim.Bu bilinçle yaklaşılan her varlıkta vardır bir sızı,neden değer vermezsin?Ben o hayatının yarısı haline getirdiğin karıların kaçta biriyim?Kaç dakikadan kalan saniyelerini paylaşırsın en ucube düşlerimi dinleyerek?Hep hüzünlü melodiler duyulduğunda hakim olan kulaklarıma,gözlerime sen misindir?Kaç şarkı daha kavga edecek hassas düşüncelerin en sert diktatörleriyle?İnsan her acının sahibi değildir öyle değil mi? O zaman bana kalan 24 saatten bana ayırılan 2 saniyenin düşmanlığıyla gömülmeli yerin en dibine.Elvadalar meraklıdır,elvada ettiklerin umursamaz.Kaybetmekten korktuğun için edilemeyen elvedaların boşluğunu doldurabilecek içi dolu bir halka daha icad edilemedi.Ve bir kez daha zehirler varlık sevdiğimi.Varolmak için zehirler.

Yeniden Zindanlara

Çıkmaz sokakların uçsuz bucaksız direnişlerinden tanıyorum bu sesi,şarap kokan kuytulukların en sinsisi ve görünmüyor.Yetmiyor,yetemiyor.Telefonda heycanla bekleyen kadının sesi acıyla haykırdı, "nerede!?".Çaresizliğin okunması sadece birinci sınıfı taktirle geçen çocuklara armağan değildir,ata bakması gerekmez Ali'nin.Her zaman istenenin yaşanamayacağını bilincimize kazımanın sonucunda,telefonun en derininde bilinçsizliğin babası yankılanır "Bilmiyorum!".Reenkarne ruhlarla konuşabilen insanların içlerinde kopan özlemlerin söyleşilerini dinlemeleri çıldırtır.Bir sokakta Rock'n Roll çalmaması kadar olağandır aslına bakarsanız.Fişini takmadığın alet ötmez!?Anlatılmak istenen şeylerin döndürülmesi sonucunda saçmalamanın doruklarına ulaştığında elinde tuttuğun nedir!? Yeniden zindanlara dönüş evresindesin dikkat etsen bile birşey fark etmez çünki ait olduğun yerlerden kaçmanın cezası 146'dan da ağırdır.Oldu görüşürüz o halde.

Kasım 22, 2009

Benekler Hapis Olur Şarap Şişelerine

Bir biri ardına gelen dertlerin üstesinden gidenleri aratan özlemlerle kavruluyor leblebilerim.Sevgililer günü kutlanıyorsa eğer ve insanlar tatil ediyorlarsa hayatlarını,ben de istiyorum üzülmeye paydos.Hatta reçetelendirmek gerekiyor hayatıma üzüntüyü,fazlası zara olmaya başladı ve dozunu ayarlamakta yarım bilincime şok etkisi yaratıyor.Baka kalıyorum insanlığa,bu kadar rahat yaşayıpta dert ettikleri şeylere.Bir kahverengi eşofmanım var bir de bulgurum var.Maddiyatsız maneviyatın yükselen katsayılarından gene de nasibimi alamadım.Kelebek ömrüne yas tutmaktan soğudu kahvem ve küllendi sigara en sevdiği renginin göz alıcı grisiyle.Ben farkında olmadan kayıp gitti dedemin en değerli zamanı ellerimin arasından,devam edeceklerin sonu hiç gelmemesine karşın bir sigara daha yaktım en güzel yerinde aldığım dumandan etkilenerek.Sevileyemen sevgilerin ardından sevenlerin o kadarda masum olmayan musallatları vardı gece yorganın altından hışırdıyan.Kafasını çıkarıp bakamayan minik bir kız çocuğu psikolojisine girdiğinde etrafındaki fotoğrafların sana göz kırptığını sandığın en bayat tribe girdiğinde uyumamaya tövbe edersin.Sırtımda ki çillerin sebeplerinden biride çikolata yemem,düşerdi gözyaşları gözlerden ve inkar ederdim ağlamıyorum diye gene ben.Anlamsızlıklardan çıkarılan anlamların en kışkırtıcı kırıntısı,Türkçe kelimeler kadar anlam değeri yüksek cümlelerden en sapkın düşüncelerde boğuluyorum.Selam olsun,ne olduğu belirsiz fikirlerini açıklamaktan korkan hemcinslere.

Kökler

Kahve yaptım kendime senin tadında,şimdi bir rüya çiziyorum sabah tabirine bakmak üzre.Nikotin tadında sarımlıklar var içmeden yutuyorum.İnsanlar bir takım zıtlıklardan nefret eder ve hayatında barındırmaktan hiç hoşlanmazlar işte gene öyle bir güne güle güle,gülemedim.Gerilim içinde başlıyan bir güne uyanmanın ardından senin ne olduğunu farkına varan kapılar ardı ardına açılıyor ve kapatmak için renklerimi kullanıyorum.Yeni tadı yok kahvenin ve yanında sigara gitmiyor artık.Kristal gözyaşları dökülmeye başladı mı gözlerden saçmalamanın babasıda camdan atlayıveriyor,mantıken başlanan metinlerin sonu hep anlamsızca gevşeyen bir omurganın felçleşmesine dahi giderken yatalak oluyor.Hayaller okyanuslara yol alırken haber salmak adına atılan şarap şişesinden sarhoş olmuş notlar,kendilerini bile unutuyorlar.Söylenecek sözler gömülüyor gene kayalıkların arasına,hiç bulunamayan,sorulamayan,aranamayan derinlere.