Haziran 19, 2010

başlık

Ben bir şey yaptım.
Ben bugün;
Siyah tişörtün,
dilsiz kahramanlar,
hareketsiz fotoğraflar,
sarma makinesi
için de
özledim.
Sonbahar olmasada,
yaprakları
için de özledim.
İşte tam
o sırada,
kendim için de
özledim;
Ben hiç olmayacak seni,
bir düşü
satın almak kadar özledim.

Haziran 15, 2010

Haziran 13, 2010

Sana

Bugün,
yine pazartesi.
Bir küllük dolduracak
'kadar'
özledim var dilimde,
sana biriken.

Haziran 12, 2010

Otobüs

Buram buram,
senlikler var
bambaşka boyutlarda!
Karşıma
bir kadın oturmuş,
durmadan sana bakıyor.
Benim
karşıma oturup,
sana bakıyor.
Bana bakarcasına
sana bakıyor.

Haziran 10, 2010

yani hiç bir şey -di-

bir simit sarayında

Göz düşmüştü,
kalkamaz artık!
Öylece,
numaradan 'uyuyorsun'
45 derece,
her yer soğuk.
Üstünden attığın
tek kişilik yorganı,
dizlerimin arasına topluyorum.
Sesler geliyor,
duvarları kazıyan tırnaklarım;
Hayır değil!
Hepsi,
rutubet çatlaması dökülen boyalar!
Genede kazıyorum duvarı.
Yan yastık,
arası duvar.
Pilavla kurufasülye kadar.
Nafile,
naftalin beyazı kadar.
Farklı evren,
paralel varlık.
Yarı aydınlık,
evresi tam uyanık.
Yapay rüyaların meteoru,
yersiz gökyüzüne düşüyor!
Çocuk gibi,
zamansız demişken;
Çarpım tablosunu tam öğrenemedim
-hiç.
Genede;
Duvarları fayanslarla çarptım,
-Belki çıktı ki susuz havuzdan beter.
Çarşafın,
çamaşır suyu kokmasıda etken
-olabilir.
Gayep sesler kadar,
kayıp.
Ya ortalık
Ya nemli.
Gece merdiven dayanak gündüze.
Bugün üç
Dünden önce ki gün
bir yaşındaydın.
Gittikçe,
uzaklaştıkça büyüyen
bir ses
bir sen var!
Benden öte.

Haziran 09, 2010

Kaçırdın Beni

Kötü kaçırdın beni,
attın en derin sulara!
Rüzgarı takmıştın peşine.
Yollar sarptı;
düşecektik.
Bir vakitti
seni görmekteydim.
Öyle bir düş ki;
4 duvarın 4ünde.
Kuyuya atılmış,
dişlerinle çıkardığın
ceset!
Benim o!
Her gece,
kuyunun başında
cesedimi görmekteyim.
Sonra dişlerin,
agresif beyaz.
Her göreceye inat,
ölüyordum sana.
Yeniden doğmak için,
ölüyorum sana.

Haziran 08, 2010

Yapay

Gittin gideli;
Herkeste bir parçanı bulabiliyorum,
bak bu iyi.
Herkeste bir 'sen' göremiyorum,
bak bu iyi.
Herkes senin kadar durağan değil,
bak buda iyi.
Herkes -herkes,
Sen -sen,
bak bu kötü.
Ben bir bensem,
-sen-
kendine sensen,
biz neyiz
bilmiyorum.
Bu aidiyet
kimsesiz.
Bilmek yetsini
kaybetmiş!
İstanbul günlerdir sağnak,
insanlara günlerdir yağmur yağıyor.
Bugün burda cumartesi
orda gene pazar!
Takvim bile,
işaretlerden ibaret.
İstanbula günlerdir yağmurlar yağıyor,
içlerime günlerdir senlikler yağıyor.
Koşuyorum,
sebepsiz,
delik delik!
Durdukça yağan,
uzaklaşan,
yağan,
uzaklaşan senler.
Koştukça daha ıslandığım.

Haziran 01, 2010

geçen dün

Her dilde tekrar,
içsel boyutlar tekrar.
Orda cumartesi
orda pazar.
Olmayan,
yaşanmayan,
seni özlediğim her dakika
buhar!
40 derece
sıcakta,
siyah giyinmek gibi.
Terk mahali,
meçhul kaçışlar,
kaçtın!
Daha fazla,
daha az,
arda bakmak mı
arda kalmak mı?
Gece sıfır üç
sıfır üç,
yeryüzünün sallanması,
sadece benim duvarlarımı yıkıyor.
Ölüyor gidişler,
gitme demiştim dedemede
ama yararsız
ve
hükümsüz söylemlerim.
Önümden yürümen
tehlikeli demiştim,
takip etmeyebilirim demiştim.
Arkamdan yürümen yararsız,
göremem demiştim.
En iyisi oturalım yan yana demiştim,
hiza.
Dedemede demiştim,gitme!
ama çift söylem,
gidiverdin.
Şimdi ellerim ensemde ki
saçları kaşıyor,
tik-tak.
Kafama batıyor her parça,
içe büyüyor.
Sana gitme demiştim,
nedenlerim vardı!
Koş durdur,yeryüzü yerle bir
cennete yıkılıyor!
Her şeyden sıkılırsan,
hiç bir şeyi olmayan
burda!
Cehennem burda,
baştan söylüyorum.
Sıkı giyin,
üşümeni istemiyorum.